Boşanma Nedenleri

Boşanma Nedenleri 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda özel ve genel nedenler olmak suretiyle iki başlık altında düzenlenmiştir.

1.BOŞANMANIN ÖZEL SEBEPLERİ

a) Zina

      Eşlerden birinin, evlilik birliği devam ederken, karşı cinsten bir kişi ile isteyerek cinsi münasebette bulunması biçiminde tanımlanmaktadır.[i] Nişanlanmayla başlayan sadakat yükümlüğüne aykırılık teşkil eden zina, kanunumuzda özel boşanma nedenleri arasında; mutlak bir boşanma nedeni olarak düzenlenmiştir. Zinanın mutlak boşanma nedeni olarak kabul edilmesi, varlığının hakim tarafından saptanması durumunda, ilaveten evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı araştırılmadan boşanmaya karar verilmesini ifade etmektedir. Başka bir ifadeyle, zinanın varlığı halinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğu kabul edilmektedir; bunun ilaveten ispatı aranmaz.

aa) Af

          Yukarıda açıkladığımız üzere, zinaya dayanılarak boşanmaya karar verilmesi, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabulüne dayanmaktadır. Aldatılan eşin zinayı affetmesi, tarafların yaşananları anlaşarak çözüme kavuşturdukları; zinanın aldatılan eş için, ortak hayatı çekilmez hale getirmediği anlamında değerlendirilmektedir. Bu nedenle affeden eş, artık bu sebebe dayanarak boşanma davası açamayacaktır.
Eşin, affettiğini belirli bir biçimde göstermesi gerekmez. Af, açık olarak beyan edilebileceği gibi; ortak hayatı sürdürmek, normal yaşantıyı devam ettirmek biçiminde, örtülü şeklinde de yapılabilir. silifke Boşanma Avukatı Av.Bahar Uçar

ab) Hak Düşürücü Süre

          Zinaya dayanan boşanma davası açılırken, kanunumuzda altı ay ve beş yıl olarak belirlenmiş olan hak düşürücü sürelere dikkat etmek gereklidir.
          Altı aylık süre, eşin zinasının öğrenildiği tarihten itibaren başlar. Yani eş, zinayı öğrendiği tarihten itibaren altı ay içinde boşanma davasını açmalıdır. Aksi takdirde, zinaya dayanarak bu davayı açamayacaktır. Kanun koyucu, zinanın öğrenilmesinin hemen sonrasında hissedilen yoğun duygularla açılmayan boşanma davasının, uzun sayılabilecek bir süre geçtikten sonra açılmasına cevaz vermemiştir.
          Beş yıllık sürenin başlangıcı ise, zina fiilinin işlendiği tarihtir. Aldatılan eş, zinayı beş yıldan sonra öğrenmişse dahi, artık zinaya dayanarak boşanma davası açamayacaktır. Bu durumda altı ayık süre dikkate alınmaz. Tabiidir ki yeni bir zina söz konusu olduğunda, bu fiil için ilaveten süre işlemesi söz konusu olacaktır.

b) Hayata Kast, Pek Kötü Muamele, silifke Boşanma Avukatı Av.Bahar Uçar

        Onur Kırıcı Davranış Söz konusu boşanma nedenleri kanunda aynı maddede düzenlenmiştir. Medeni Kanun madde 162/I’e göre, “Eşlerden her biri diğeri tarafından, hayatına kast edilmesi ya da kendisine pek kötü davranılması veya ağır derecede onur kırıcı davranışta bulunulması nedeniyle boşanma davası açabilir.”
Hayata kast; bir eşin, diğer eşi öldürme girişimidir. Eş, bu kastını fiil olarak ortaya koymuş olması gereklidir. Bu nedenle yalnızca ölümle tehdit etmek bu nedene dayanarak boşanma davası açabilmek için yeterli değildir. Ancak her somut olay, tehdidin ciddiyeti bakımından, ilaveten değerlendirilmelidir.

         Pek fena muamele; diğer eşin vücut tümlüğü ve sağlığına yönelik birçok saldırıdır.[ii] Eşin, diğer eş tarafından bir kez dahi şiddet görmesi bu kapsamda değerlendirilir. Bu nedenle eşe yönelik kötü muamelenin süreklilik arz etmesi aranmaz.
          Onur kırıcı davranış; eşlerden birinin, diğerinin onuruna, haksız ve ona hakaret etmek, onu ufak düşürmek amacıyla yaptığı saldırıdır.[iii] Bu saldırının üçüncü bir kişinin önünde yapılmış olması aranmamaktadır. Tarafların yalnız oldukları ortamda yapılan saldırılar da birey onurunun zedelenmesi bakımından yeterli olacaktır.  silifke Boşanma Avukatı Av.Bahar Uçar

aa) Af

Söz konusu fiillere maruz kalan eşin, diğer eşi açık veya zımni biçimde affetmesi halinde, ilgili nedenlere dayanarak dava açması mümkün olmayacaktır.

ab) Hak düşürücü süre
Hayata kast, pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış nedenlerine dayanılarak açılan boşanma davasında da, zinada olduğu gibi altı aylık ve beş yıllık hak düşürücü
süreler söz konusudur. Altı aylık süre, eşin dava nedenini öğrenilmesinden; beş yıllık süre ise, dava nedeninin doğumundan itibaren başlar. Bu sürelerin geçirilmesi durumunda belirtilen nedenlerle boşanma davası açılamayacaktır.

c) Küçük Düşürücü Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme: silifke Boşanma Avukatı Av.Bahar Uçar

          Küçük düşürücü suçun belirlenmesinde, suç karşılığı öngörülen ceza değil, toplumdaki anlayış dikkate alınır. Örnek vermek gerek görülürse, hırsızlık, hileli iflas, dolandırıcılık, ırza geçme gibi suçlar ufak düşürücü suç kapsamında değerlendirilmektedir. Bu suçların bir defa işlenmesi dahi boşanmaya dayanak teşkil edebilecek yeterliliktedir.
         Haysiyetsiz hayat sürmenin varlığının kabulü için ise, bir süreklilik söz konusu olması gereklidir. Bu gibi durumlara, ayyaşlık, kumarbazlık ve hayat kadını olarak çalışma örneğin gösterilebilir.

         Küçük düşürücü suç prosedüre ya da haysiyetsiz hayat sürme sebebine dayanarak boşanma davası açılabilmesi için, yalnızca iddia edilen fiillerin ispatlanması yeterli değildir. Ayrıca, boşanma davası açan eş için bu nedenler, diğer eşle beraber yaşamayı çekilmez hale getirmelidir. Söz konusu durumların varlığına rağmen, bu fiiller taraflar arasında problem yaratmıyorsa, bu nedenlere dayanılarak boşanma davası açılamayacaktır. Buradan da anlaşılacağı gibi belirtilen nedenler mutlak değil, nispi boşanma nedenleridir.

aa) Hak Düşürücü Süre
         Küçük düşürücü suç prosedüre veya haysiyetsiz hayat sürmeye dayanarak boşanma davası açmak, herhangi bir hak düşürücü süreye bağlı değildir. Ancak, aradan uzun süre geçtikten sonra belirtilen nedenlere dayanılması halinde, ortak hayatın çekilmez hale geldiği iddiasının ispatı güç olacağından; zaman geçirmeden dava açılması yerinde olacaktır.

d) Terk
         Medeni Kanun’a göre, eşlerden birinin haklı bir neden olmaksızın ortak konutu terk etmesi durumunda, diğer eşin terke dayalı boşanma davası açma hakkı vardır. Ancak kanun terk olgusunun yanı sıra diğer şartların mevcudiyetini aramaktadır.

aa) Haklı sebebe dayanmama

           Öncelikle terk, evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek amacı taşımalıdır. Yani haklı bir sebebe dayanmamalıdır. Mesela askerlik görevini yerine getirdiği için ortak konutta bulunmayan eşe karşı, terke dayalı boşanma davası açılamayacaktır. Ancak, haklı bir sebebe dayanarak ortak konuttan ayrılan eşin, nedenin ortadan kalkmasına rağmen konuta dönmemesi durumunda, terk olgusu yine gerçekleşmiş kabul edilir.
            Önemle belirtmek gerekir ki, eşin ortak konutu terke zorlanması durumunda, zorlamada bulunan eş terk etmiş sayılacaktır. Bu durumda, terke dayalı boşanma davası açma hakkı, terke zorlanan eşe tanınacaktır.

ab) İhtar
            Kanunumuz terke dayalı boşanma davası açılabilmesi için, eşin ortak konuta davet edilmesini aramaktadır. Bu davet, kanunda belirtilen şartları havi bir ihtar yoluyla yapılacaktır. Söz konusu ihtarın yapılabilmesi için, ortak konutun terk edilmesinin üzerinden dört aylık sürenin geçmesi gereklidir.

             İhtarda, eşin iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği; aksi takdirde kendisine karşı boşanma davası açılacağı hususu yer alır. Belirtilen iki ayın geçmesine rağmen eş hala ortak konuta dönmemişse, terke dayalı boşanma davası açılabilecektir.
             Özetlemek gerek görülürse terke dayalı boşanma davasının açılabilmesi için, ihtardan önce dört ay; ihtardan sonra iki ay olmak suretiyle, terk fiilinin üzerinden altı ay geçmesi gerekiyor; boşanma davası yalnız bu sürenin sonunda açılabilmektedir. Belirtilen şartların gerçekleştiğinin belirlenmesi durumunda mahkemece boşanmaya karar verilecektir.

e) Akıl Hastalığı
         Boşanma davasının açılabilmesi için akıl hastalığının ne zaman başladığı önem arz etmemektedir. Davanın açıldığı esnada hastalığın varlığı yeterli olacaktır. silifke Boşanma Avukatı Av.Bahar Uçar Ancak unutulmamalıdır ki, bu sebebe dayanılarak açılan boşanma davasında, hastalığın iyileşemeyeceğinin sağlık kurulu raporuyla belirleme edilmesi gereklidir. Yani, akıl hastalığının geçici değil, sürekli olması aranmaktadır.
            Akıl hastalığı nispi bir boşanma nedenidir. Bu nedenle yalnızca akıl hastalığının varlığı boşanma için yeterli değildir. Ayrıca hastalığın, ortak hayatı çekilmez hale getirdiğinin ispatı gereklidir.

aa) Hak düşürücü süre
Belirttiğimiz üzere akıl hastalığının boşanma davasının açıldığı anda var olması yeterli olmasından, herhangi bir hak düşürücü süre söz konusu değildir. Hastalık devam ettiği sürece boşanma davasının açılabilmesi mümkün olabilir.

 BOŞANMANIN GENEL SEBEPLERİ

      Kanun koyucu boşanmanın özel nedenleri yanı sıra genel nedenlerini de düzenlemiştir. Önceden belirlenmesi mümkün olmayan bir olay, kanunun deyişi ile evlilik birliğini temelinden sarsmışsa ve bu nedenle eşlerden artık ortak hayata devam etmesi beklenemezse, boşanmanın genel nedeninden söz edilir.[iv] Yani boşanma davası zina, hayata kast, pek kötü muamele, onur kırıcı davranış, ufak düşürücü suç prosedüre, haysiyetsiz hayat sürme, terk veya akıl hastalığı nedenlerinden birine dayanılarak açılamıyorsa, yalnız tarafların evlilik birliğini devam ettirmeleri kendilerinden beklenemeyecek durumda ise, genel nedenlere dayanılarak dava açılabilecektir.

a) Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması

          Evlilik birliği, iki tarafın hayatı paylaşması gerektirir. Ancak farklı iki bireyin ortak bir hayat kurması birçok problemi da birlikte getirebilmektedir. Tarafların evlilik birliğinden beklentilerinin farklı olması, şahsi farklılıkları veya ailelerin evliliğe müdahalede bulunması gibi birçok neden bu problemleri artırmaktadır. Ancak, taraflar arasında yaşanan her olay boşanmak için yeterli görülmemektedir. Bunun yanı sıra boşanmanın, taraflar ve toplum için daha faydalı olacağına hakim tarafından düşünce getirilmesi gereklidir. Hakim tarafların ve şahitlerin beyanlarını dikkate alarak somut olayın değerlendirmesini yapacak ve yalnız eşlerden en az birisinin ortak hayatı sürdürmesi kendisinden beklenemeyecek ise boşanmaya karar verecektir.

         Burada önem arz eden bir husus da davalının itiraz hakkının bulunmasıdır. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olgularda davacı eşin eksikliği davalı eşin eksikliğinden daha çok ise, davalı eş boşanma davasına itiraz edebilecektir. Dikkat edilirse kanun itiraz hakkının kullanılabilmesi için davalı eşin tamamıyla kusursuz olmasını aramamaktadır. Davalı eşin davacı eşe oranla daha az kusurlu olması, itiraz edilebilmesi için yeterli olacaktır.

         Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sonucunu doğurabilecek nedenler sınırlı sayıda değildir. Bu kapsama nelerin sokulabileceği daha fazla Yargıtay kararlarıyla biçimlenmiştir. Yargıtay kararlarında bulunan bazı nedenlere değinmek fikir vermesi açısından aydınlatıcı olacaktır:
         Eşine iftira etmek, Aile sırlarını açıklamak Eşi ailesi ile görüştürmemek, Eşin ailesine hakaret etmek, Başkasını sevdiğini söylemek, Eşini sevmediğini söylemek, Aşırı kıskançlık göstermek Bağımsız konut sağlamamak (Kayınvalide/kayınpederle beraber oturulacak biçimde konut sağlanmasının, bağımsız konut kapsamında değerlendirilmediğine dikkat etmek gerekir.) Cimri olmak (Cimriliğin, tutumlu olma sınırını aşması gereklidir.)Üvey çocuklara kötü davranmak Evi sıklıkla terk etmek (Çalışmamızda yer verdiğimiz terke dayalı boşanma davasıyla karşılaşmak istemeyen eşe karşı, bu sebebe dayanılarak boşanma davası açılabilecektir.)

           Aile Hukukunu ilgilendiren Boşanma Davalarında, Müvekkillerimizin hak ve menfaatlerini, saygı ve iş kuralları çerçevesinde, profesyonel olarak savunarak kaliteli hizmet vermek için silifke Boşanma Avukatı Av.Bahar Uçar’ı Ayrıntılı bilgiler için arayabilirsiniz. Silifke Boşanma Avukatı Av.Bahar Uçar telefon